Sualtı avcılığında, en önemli konulardan biri, yüzerliğimizi ayarlamaktaki
sorunlardır. Vücudumuz, içinde barındırdığı hava ve yağ miktarlarına göre
çıplakken su üstünde durur, yani yüzerliği pozitiftir. Pozitif olmanın
değeri, ciğerlerimize doldurduğumuz hava miktarına ve vücut yapımıza göre
değişir. Satıhta dolu ciğerle hareketsiz dururken, ciğerlerimizi
boşalttığımız zaman, batmaya başlarız. Ciğerlerdeki havanın yüzerlik
sağladığını bu şekilde net olarak görebilirsiniz.
Yüzerliğe etki eden başka parametreler de vardır.
Sualtı avcılığı için, neopren bir elbise kullanıyoruz. Neopren malzeme,
dokusunda, minik hava kabarcıkları barındırır. Isı izolasyonu sağlamak gibi
önemli bir avantajı olan bu kabarcıklar, diğer taraftan, yüzerliği pozitif
etkiler ve problem yaratır. Sonuç olarak, ciğerlerimizdeki hava, vücudumuzun
kısmen yüzer olması ve kullandığımız dalış malzemelerinin etkileri biraraya
geldiğinde, palet gücü ile aşağı inmek mümkün olmaz.
Bu problemi ortadan kaldırmak için, çeşitli ağırlıklar kullanmamız
gerekiyor, asıl sorun da, bu noktada ortaya çıkıyor. Satıhta 1 tmosfer olan
dış basınç, suyun yoğunluğu nedeni ile çok çabuk değer değiştirir.
Bu değişikliği birkaç
metrede bile kulak eşitleme ihtiyacı oluşturduğu için, hissedebilirsiniz.
Basınç değişikliği, aynı şekilde, ciğerlerimizde ve neopren doku içinde
bulunan havayı da etkiler. Basınç arttıkça, hava hacmi aynı oranda küçülür.
Örneklersek, ciğerlerimize doldurduğumuz, 6 litre hava, ilk on metrede
basıncın 2 atmosfere çıkması sonucunda 3 litreye düşer. Burada aklınıza,
derinlik arttıkça ciğer hacminin nereye kadar küçüleceği sorusu gelecektir.
Deniz memelileri, 1000 metre gibi çok büyük derinliklere inebilirler.
Yukarıdaki teoriye göre, ciğerlerinin çökmesi gerekir, oysa, " Diving Reflex
" olarak bilinen ve organizmanın ciğerleri korumak için geliştirdiği
yöntemle, ciğer çeperlerinde, basıncın artması ile birlikte, kan miktarı
artar. Sıvılar, basınç altında sıkışmadıkları için, ciğerler belli bir hacme
indikten sonra daha fazla küçülmezler. Bu refleks, insanlarda da vardır.
Taşıyıcı hava hacminin
küçülmesi ile, yüzerliğimiz azalır ve pozitiften negatife doğru gider. Başka
bir anlatımla, derinlik arttıkça, yüzerliğimiz azalır, nötr olduğumuz andan
itibaren de, düşmeye başlarız. Bu problemle, tam anlamı ile başa çıkmak
için, derinlik ve basınca göre, kendi kendine artan veya azalan ağırlık
sistemleri kullanmak gerekir. Henüz teknoloji, buna bir çare bulmuş değil,
bu nedenle, elimizdeki imkanlar ve bilgimiz doğrultusunda bazı yöntemler
uyguluyoruz. Elbisenizin kalınlığı ve dalış derinliği, temel alındığında,
aşağıdaki gibi bir genel tablo ortaya çıkıyor.
http://www.zipkinci.com/jak/agirlik%20semasi.jpg
Bu değerler, işin başında,
deneme yanılma yaparak vakit kaybetmemeniz için faydalıdır. Bundan sonra,
işin teknik kısmı, çok daha hassas ayarlar yapmayı sağlar. Kendinize en
uygun ağırlığı bulabilmek için, belirlemeniz gereken koşullar vardır, daha
sonra bu koşullar altında deneme yapmanız gerekiyor.
Öncelikle, aşağıdaki
parametreleri belirleyin ;
Dalış yapacağınız suyun
kaldırma gücü, yani tuzluluk oranını öğrenin.
Güneyde yaptığınız keyifli avlar için kullandığınız kemeri, Marmara' da
kullanırsanız, ilk 5 metrede düşmeye başlarsınız. Aksini yaparsanız, ilk
metreleri inmek için fazla enerji tüketirsiniz.
Avlanacağınız ortalama derinliği ve
yapacağınız av türünü muhakkak önceden belirleyin.
Örneğin sığ suda, levrek peşinde iken kullandığınız kilo, 10 metreler için
fazla gelir.
Bu bilgileri oluşturduktan sonra, sıra
malzeme seçimine geliyor. Daha önceki konularda gördüğümüz gibi,
Sualtı avcılığı için kullanılacak kemerin
esnek olması gerekiyor.
İhtiyaç duyduğunuz ağırlık miktarını belirledikten sonra, bu ağırlığı, kemer
üzerinde, mümkün olduğu kadar çok parçada ve eşit olarak dağıtın. Örneğin 8
kilo gerekiyorsa, 2 adet 3 kilo, 1 adet 2 kilo yerine 4 adet 2 kilo
kullanın.
Bu ağırlıkları, beliniz etrafında
dengeli olarak dağıtın. Bir yanınıza doğru kayan ağırlık, vücudunuzu, o
tarafa çevirmeye çalışır.
Yukarıda saydığımız temel kuralları oluşturduktan
sonra, sıra denemelere geliyor. Dalışa giderken yanınıza birkaç çeşit
ağırlık alın. Ortalama hesaplarla oluşturduğunuz ağırlık kemeriniz, fazla
veya eksik kalabilir. Genellikle en çok kullanılan kurşun külçeleri 2
kilodur. Yanınıza fazladan 2 kilo ile birkaç adet 1 kiloluk külçe alın.
Kemerinizi taktıktan
sonra, tüm donanımınız ile suya girin. Eksik malzeme olursa, yüzerliğiniz
fark yapar.
Satıhta dik pozisyonda
iken, ciğerlerinizi doldurun ve nefesinizi tutun. Su seviyesi, maskenizin
alt hizasında kalıyorsa, ortalama olarak, ağırlığınız tamamdır. Eğer batma
eğiliminde iseniz, ağırlığınız fazla gelmiştir. İhtiyaca göre önce 1 kilo
eksiltin yetmiyorsa 2 kilo deneyin. Aksine, su seviyesi, omuzlara kadar
çıkıyorsa bir miktar ilave istiyor demektir.
Bu kaba ayarı yaptıktan sonra,
derinlik arttırarak daha ince ayarlar yapmak gerekiyor, örnekliyelim ;
7 - 10 metrelerde taşaltı avı
yapacaksınız. Elinizde 50 veya 60 cm tüfeğinizle birlikte satıh denemesinde
oluşturduğunuz kemeri taktınız ve inmeye başladınız. Dibe ulaştığınız zaman,
rahat bir av yapabilmek için yüzerliğinizin aşağı yukarı nötr olması
gerekir. Eğer düşüyor veya yukarı çıkıyorsanız problem var demektir.
Bu problemi gözünüzde
canlandırın. Tüm bilgi ve becerinizle, av olabileceğini tahmin ettiğiniz bir
taşa, mükkemmel bir şekilde indiniz. Bir elinizde tüfeğiniz var, diğer
elinizle, taşın üstüne değdiniz ve kendinizi frenlediniz, bu anda,
yüzerliğinin negatif olduğunu farkediyorsunuz, başaşağı olan pozisyonunuz
bozuluyor, o noktada dengede kalmak için, en iyi ihtimalle, yatay pozisyona
geçip, palet vurmanız veya, bir yerlere tutunmanız gerekir, çıkan sesler ve
yaptığınız gereksiz devinimler, avınızı uyarır ve tüm emeğiniz boşa gider.
Aynı şekilde, ağırlığınız eksik kalmışsa, yüzerliğiniz pozitif olacak ve
olduğunuz yerde sabit kalabilmek için sürekli aşağı doğru palet vurmanız
gerekecektir.
Her iki durum da aleyhinize
olur. Bu senaryo, avlanacağınız tüm derinlikler için geçerlidir. Sığ suda
levrek bakarken, avınızı gördüğünüz zaman düşemiyorsanız, ağırlığınızı
arttırmanız gerekir.
Bu bilgileri doğru olarak
değerlendirdikten sonrası, tamamen deneyim ve birikime dayanıyor.
Ağırlık kullanmanın ihtiyaca
göre farklı yöntemleri vardır
Klasik kemerler, tokalı veya klipsli,
elastik bir kemer üzerine dizilen kurşun külçelerinden oluşur.
Bu kemerleri, mümkün olduğu kadar,
kalça kemiklerinin üzerinde taşıyın ve bol olmamasına özen gösterin. Bol
kemer, aşağı inerken göğsünüze doğru kayar ve rahatsızlık verir.
Sırt ağırlıkları, beldeki kemere, omuz
askılıkları takılmış olarak imal edilirler. Ana ağırlık,
sırtta tek 7 kiloluk yassı külçeden oluşur. Geri kalan küçük kilolar, bele
takılır. Bu kemerler, özellikle bel kemiği problemleri olanlar için
önerilir. Sığ suda agaşon ve baskın avı için oldukça uygundur.
Ayak ağırlıkları, sığ sularda av yaparken,
paletlerin, su üstüne çıkmaması için kullanılır. Bazı markaların, altlarına
kendi özel ağırlıklarının takabildiği palet modelleri mevcut.
Genellikle, içi ince saçma ile doldurulan bantlardan yapılan ayak ağırlığı,
ayak bileğine takılır. Bu ağırlığın, her ayak için 500 gramı geçmemesine
dikkat edin ve kullanacağınız zaman, kemerinizden 1 kilo eksiltmeyi
unutmayın.
Değişken ağırlık
Yukarıda verilen bilgiler sabit ağırlık kullanımı için oluşturulan
bilgilerdir. Daha derinde av yapacaksanız, değişken ağırlık kullanmanızda
fayda var.
Dış basıncın artması ile yüzerliğimizin
azalması, yani derine indikçe, negatif olmamız prensibi değişmez.
Bu teoriden yola çıkarsak, şu sonuç ortaya
çıkıyor. Negatif olduktan sonra, inişimize rahatlıkla ve hiç palet
kullanmadan devam edebilir. Ancak, bu inişin bir de çıkışı olması gerekiyor.
Belimizdeki sabit kemerle, aşağıdan palet basmak, hele de, avımızı vurup
almak için güç harcadıktan sonra bunu yapmak, cehennem azabı gibi gelir, son
metreler bir türlü bitmez. Bu işin kolayı değişken ağırlık kullanmaktır.
20 metre civarında avlanacaksınız. Bu
durumda, belinizdeki kemerle, 7 metrede nötr oluyorsanız, bu seviyede,
düşmeye başlayacak ve 20 metreye güç harcamadan ineceksiniz. Aynı şekilde,
çıkışta, 7 metreye kadar, yani pozitif olana kadar, sağlam palet vurmanız
gerekecektir ve oldukça da yorucu olduğunu bilmenizde fayda var. Bunun
yanında, o derinlikte, hep düşer pozisyonda olacağınız için, rahat av
yapamayacaksınız. O halde ağırlık ayarımızı 20 metrelerde nötr olacak
şekilde yapalım. Kaba bir hesapla, bu ağırlık, 5 mm elbise ile 5 kilo
civarında olmalıdır. Ancak bu defa da, batma problemi ortaya çıkıyor. Yani
satıhta iken dalışa geçtiğimiz zaman, uzun müddet, kuvvetli palet vurmamız
gerekecektir.
Bu efor güç ve oksijen kaybına sebep
olur. Çözüm, 5 kiloluk kemerimizi taktıktan sonra elimize 3 kiloluk bir
ağırlık almak ve bu ağırlığı dibe vardığımızda elimizden bırakmaktır.
Bu yöntem için, kullanılacak malzemeleri ve
kullanım şekillerini görelim.
Aşağı beraberimizde indireceğimiz ağırlığı sonra geri çekmemiz gerektiğine
göre, öncelikle, bir şamandra ve dalış derinliğinin % 30 fazlası kadar ip
gerekiyor.
Ağırlık olarak, ortalama 3 kilo gelen bir kurşun
külçe iş görür. Boşta kalan elimizle kulak eşitleyeceğimize göre, bu
ağırlığı elde taşımak pek doğru değil. Külçenin şekli yassı bir dikdötrgen
olursa, bunu kemerimizle vücudumuz arasına kolaylıkla sıkıştırabiliriz.
Değişken ağırlık yöntemi için, ikinci bir
kemer de kullanabilirsiniz.
Kullanacağınız ip, ince fakat sağlam örme yapıda
olmalıdır. Ağırlığa doğru son 7 metreyi, monofilament naylon malzemeden
yaparsanız, agaşonda, avınızın ipi görerek ürkmesini önlemiş olursunuz.
Ağırlığı elinizden mümkün olduğu kadar sessiz bırakın.
Değişken ağırlık yöntemi ile, hem inişiniz, hem de çıkışınız çok daha
kolaylaşacaktır. Daha derin avlar için, şamandra ipini standart kemerinize
bağlayın ve normal ağırlıkla inin. Çıkıştan önce kemerinizi atın. 3 kilodan
daha fazla değişken ağırlığı taşımak veya bele sıkıştırmak nispeten zor
olduğu için, bu yöntemle, ağırlık kemerinin tamamını, değişken ağırlık
sistemi olarak kullanmış oluruz.